Gemlik Kitap Fuarı’nda dün gerçekleşen panelde konuşan Gazeteci Ünsal Ünlü, ‘sansür’ yasasının halka aktif bir biçimde anlatılmamasını ve medyadaki otosansür anlayışını eleştirdi.
Sansürün yalnızca gazetecileri ilgilendiren bir yasa olmadığını söyleyen Ünlü, “Yasanın yürürlüğü durmazsa gazeteciler için cezaevi yolları direkt açılacak lakin sansür yalnızca gazetecileri ilgilendirmiyor. Hatta tahminen de en az gazetecileri ilgilendiriyor. Zira onun işi Türkiye’de tutuklanıp içeri atıldıktan sonra bitiyor. Topluma sansür kanunuyla birlikte başımıza gelecekleri anlatamadık. Aslında halkın haber alma özgürlüğü öldürülüyor” dedi.
“BU İŞTEN HENGAME ÇIKAR”
Medya’nın kuruluş gayesinin sansür olduğunu lisana getiren Ünlü, “Sansürün bence en tehlikeli kısmı otosansür. Dezenformasyon denen yasa çıksa da çıkmasa da medyada otosansür daima olacak. Türkiye’de patronaj yapısının değişmesiyle birlikte direkt medyanın sistemini değiştirdiler. Mesela Türkiye’de kulis haberciliği öldü. Kulis haberciliği ölünce Türkiye’deki siyasetin nasıl kurgulandığını da öğrenememeye başladık. Artık istenmeyen haberlerin tespitini yapanlar siyasetçiler değil, editörler, genel yayın direktörleri, haber müdürleri… Siyaseti, ekonomiyi vs. hepsini üst üste koyarsak bu biçimde kaybolan binlerce haber oluyor. En kolayından halk gerçek enflasyonu bilmeyince ne oluyor? Memur maaş artırımları ona nazaran belirleniyor. Beşerler açıklanan sayıların palavra olduğunu bildiği halde yarı yarıya düşen maaşa razı olmak zorunda kalıyor. Böylece halk fakirleştiriliyor. İş o denli bir noktaya geldi ki artık palavrası söylerken saklama gereği bile duymuyorlar. Halka parasının çalındığı faal anlatılabilse inanın hengame çıkar bu işten” diye konuştu.
“AKP MEDYAYI TAMİR EDİLEMEYECEK HALDE BOZDU”
Medya nizamının her vakit bozuk olduğuna dikkat çeken Ünlü, “Bütün iktidarlar medyayı bozdu ancak AKP tamir edilemeyecek formda bozdu. Zira bir şeyi yapıyorsan yapacaksın, yapamıyorsan bozacaksın. Gazeteler boşaltıldı, gazeteciler uzaklaştırıldı. Türkiye’de medya her vakit bu türlü işliyor. Sansür maddesiyle ilgili de hukukun işleyip işlememesi bizi ilgilendirmeli. Bu kanunla ilgili adım atacak bir savcı çıkmadığı sürece o yasanın olup olmamasında bir sorun yok. Bizim sansür anlayışından çok, medyadaki otosansür anlayışını konuşmamız gerekiyor” dedi.
“SİYASET TEZ İŞİDİR”
Ünlü, İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz programını takip eden gazetecilerle çektirdiği fotoğrafta, Nagehan Alçı’nın yer alması hakkındaki reaksiyonlarla ilgili de şu kelamlara yer verdi:
“Sosyal demokratlar bu ülkede önemli yalpalıyor. İmamoğlu ısrarla reaksiyonlara direndi. Bir insan toplumsal demokratsa toplumsal demokrat üzere davranmalı. Bir insan ANAP’lıysa ANAP’lı üzere davranmalı lakin ikisi birden olmaya çalışmak hakikat değil. Siyaset sav işidir. Bu bir zihniyet.”
İsimlerin hiçbir kıymeti olmadığını belirten Ünlü kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Nagehan Alçı umrumda değil. Ben bu zihniyeti eleştiriyorum. Nagehan Alçı’nın ayakkabı ucundaki plastik kadar pahası yok benim için. Akif Beki’nin aklanarak demokrat bölüme sokulması da birebir bu türlü bir ataktı. Bu türlü temizlendi beşerler. Nasıl bir deterjansa, Beki’nin Tayyip Erdoğan’ın basın müşaviri olmasını bile unutturdular. Akif Beki gazetecilerin akreditasyonunu iptal etti, bu adam nasıl demokrat olur? Burada isim kıymetli değil. Bu bir anlayış, bu anlayışın ya içinde olursunuz ya olmazsınız bu kadar kolay.
Şimdi akreditasyon üzerinden konuşan insanlara bakın, saçmalığın tabanı. Birine yapılan hepimize yapılıyor. Fatih Altaylı Erdoğan başbakanken, bakanın uçağına alınırken, o uçağa binemeyen gazetecilerle ilgili bir tane satır yazmadı. Ne vakit uçaktan atıldı o vakit demokrat oldu. Türkiye’de demokrasi tekmeyle keşfediliyor. Kıçına tekmeyi yiyen demokrat oluyor. Gazeteci arkadaşlarımın yüzde 80’inde bu tutumu gördüm.”
