Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yangın çıktı. Etraf ilçelerden sevk edilen çok sayıda itfaiye grubu yangını söndürdü. Pekala, Sultan Abdülhamid Han Hastanesi nerede? Sultan Abdülhamid Han Hastanesinde neden yangın çıktı? Sultan Abdülhamid Han Hastanesi tarihi ne? İşte detaylar…
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN HASTANESİNDE NEDEN YANGIN ÇIKTI?
Sultan Abdulhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gece yangın çıktı. Yangın söndürülürken İstanbul Valililiği’nden yapılan açıklamada çıkan yangında bir kişinin ömrünü yitirdiği belirtildi.
Valilik açıklamasında şu bilgiler yer aldı:
“Bu gece saat 02.50 sıralarında İstanbul Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Bloğunda bilinmeyen bir nedenle ani bir yangın çıkmıştır. Ameliyatelerin bulunduğu altıncı katta başlayan yangına, itfaiye grupları tarafından çabucak müdahale edilmiştir. Birinci etapta Ağır Bakım Servisi’nde bulunan kritik durumdaki 15 hastamız olmak üzere, başka servislerde tedavi gören toplam 109 hastamız önlem emeliyle civardaki hastanelere nakledilmiştir. Bu esnada ağır durumda olan bir ağır bakım hastamız maalesef vefat etmiştir. İtfaiye takımlarınca söndürülen yangına müdahale sırasında dumandan etkilenen 4’ü sıhhat, 6’sı itfaiye vazifelisi olmak üzere 10 işçi tedavi ve nezaret altına alınmıştır. Hususla ilgili isimli ve idari tahkikat başlatılmıştır.”
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN HASTANESİ NEREDE?
Sultan Abdülhamid Han Hastanesi, İstanbul, Üsküdar, Tıbbiye Caddesi üzerindedir.
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN HASTANESİ TARİHİ NEDİR?
Adını bulunduğu semtten almış olan Haydarpaşa Asker Hastanesi, Üsküdar’da, Karacaahmet-Selimiye-Kadıköy’ün Yel değirmeni bölümü ortasında, Seydiahmet ve Kavak Derelerinin ortasında, bir yandan İbrahimağa çayırına, öte yandan Kavak Kasrı ve Marmara Denizi’ne bakan hafif meyilli, ağaçlıklı, geniş bir arazi kesimi üzerine yapılmıştır.
Bu inşaata, Sultan Abdülmecid’in Hassa Askeri için Selimiye kışlası civarında bir hastane yapılması hakkında verdiği irade üzerine süvari mirlivalığından emekli Hacı Hüseyin Paşa’nın idaresinde 1260/1844 tarihinde başlanmış, 1845 yılında yani bir yıllık bir çalışma ile tamamlanarak 1846 yılında hasta kabulüne imkan sağlanmıştır.
Günün gereksinimlerine nazaran sıhhat hizmetlerini yürütmekte bulunan hastane 1853-54 Kırım savaşları sırasında hasta ve yaralıların hizmetine tahsis edilmiştir.
1863 yılında Hastane birkaç yüz dönüm genişletilmiştir.
Kırım savaşını takip eden devirde Hastane, olağan çalışmalarını sürdürmüş, Boğazın Anadolu kıyısındaki askerlerin ve bilhassa Selimiye Kışlası birlikleri ve bu civardaki Ordu mensuplarının sıhhat hizmetleri ile meşgul olmuştur.
1286-1870 yılında hastane “Umur-u Sıhhiye Nizamname”sine nazaran Tıbbiyenin “Mahraç Hastanesi” olmuş, okulu bitirenlerin staj yeri olarak kabul edilmiştir. Bu süreç, Ordu hekimliğinde başlı başına bir gelişme ve tabiplerde bir çeşit uzman olma başlangıcı sayılmıştır. “Mekteb-i Tıbbiyye-i Şae”den diploma alarak neş’et eden genç doktorlar, yüzbaşı rütbesi ile ve Muavin Tabip unvanı alarak “Tatbikat ve Ameliyat Mekteb’i ittihaz buyurulan Haydarpaşa Hastanesinde iki yıl staj eğitimi almışlardır”.
Haydarpaşa Hastanesinin birinci göz mütehassısı Paris’te ihtisas yapmış olan tabip Binbaşı Bahattin Beyefendidir. Bu tayinle birlikte 1871 yılında birinci göz servisi de açılmıştır.
1872 yılında stajlarını bitirenlere diplomaları verilmiş, yapılan yarış imtihanının sonunda 18 genç doktor yüksek ihtisas yapmak üzere Viyana ve Paris’e gönderilmiştir.
1876 yılında hastanede yatan hastaların sayısı 916, açılmış yatak sayısı 1000’in üzerinde olmuştur.
1881 yılında orduya eczacı yetiştirilmeye başlandı. 500 yatak alabilen hastanenin 1881 yılında mevcudu 900’ü geçmiş, takımı 750’ye çıkarılmıştır.
1886 yılı şubat ayı Hastane istatistiklerinde MART ayına dönem 458 hasta olup bir yıl zarfında 6918 giren hastadan 5095’i düzgünleşmiş, 1827’si hava değişimine gönderilmiş, sakat ve çürüğe ayrılmış, 156’sı ölmüştür, vefat nedenleri ortasında en çok Verem, Zatürree, Tifo, Ödem(suilkinye), Şark çıbanı üzere teşhisler bulunmaktaydı. Vefat oranı o günkü koşullar altında yüksek sayılmazdı.
1897 yılında Türk-Yunan savaşında hastane bütün takımı ile hizmete koşmuştur.
Hastane de röntgen servisi 1907 yılında Paris’te ihtisas yapan hekim Hasan Şükrü Beyefendi tarafından faaliyete geçirilmiştir. Röntgen aygıtı özel bir motorla elde edilen elektrikle çalıştırılmıştır. 1907 yılında hastane 600 yataklıdır. Takımında 24 muvazzaf, gerisi emekli 69 doktor, 400 memur ve müstahdem bulunmaktadır.
1912 yılında Hastanemizde birinci çağdaş Kulak Burun Boğaz Şubesi tesis edilmiştir. Hastane Balkan savaşında Ordu birliklerinin sıhhat işçisi ve materyal ikmal merkezi olmuş, birçok sıhhiye bölüğü ve seyyar hastanenin kurulmasını sağlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nın devamı müddetince Çanakkale ve hatta Bağdat cephelerinden gelen hasta ve yaralılarla koğuşlar hıncahınç dolmuş, hastaların bakımları güçleşmiş, günde 200’ü aşkın mevt olayı görülmüştür.
Milli çaba sırasında hastane tekrar kendisine düşen misyonu yapmaya çalışmıştır. Başhekim Albay Sadık Nafiz Beyefendi tarafından depolarda bulunan, başta mikroskoplar olmak üzere tıbbi alet ve gereçler küçük ambalajlar halinde, Anadolu’ya gönderilmiş; pek çok doktorun Anadolu’ya kaçışına yardımcı olunarak Ulusal Uğraşa katılmaları sağlanmıştır.
Hastane tamirat nedeniyle 1933 yılı sonunda Selimiye Kışlası’na nakledilmiştir. Kaloriferleri ve bir kısım hizmet tesisleri tamamlanmış bulunan hastane 1 Nisan 1940 tarihinde tekrar hizmete açılmıştır.
İkinci Dünya Savaşı seferberliğinde İstanbul’dan Trakya’ya geçen ordu birlikleri ve işçisinin sıhhi transit süzgeci olmuştur.
Kore savaşlarında yaralanarak uzun tedavi ve istirahata muhtaç gaziler Deniz Hastanesinden Haydarpaşa’ya sevk edilmiştir.
Zaman içinde gitgide gelişen hastane 1 Ekim 1985 tarihinden itibaren “Güle Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesi” ismini alarak yeni akademik yapısına kavuşmuştur.
Hastanenin ismi 2016 yılında “Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi” olaral değiştirildi.
