Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Turgut Özal Müzesi Açılış Töreni’nde açıklamalarda bulundu.
“DEVLETİ YÖNETENLERİN PARTİYLE DEVLETİ KARIŞTIRMAMASI LAZIM”
Kılıçdaroğlu, “Rahmetli Özal, başbakanlığı periyodunda Türkiye’nin içine girdiği krizden hızlı bir formda sağlıklı kararlar alarak çıkarmasını bildi ve bunu yaptı. Türkiye iktisadıyla birlikte bir atılım sürecine girdi. Buna gereksinimimiz var. Daima makul periyodlarla Türkiye’nin krize girmesi yanlışsız değil. Kurumların güçlü olması lazım, devlette liyakat olması lazım. Devleti yönetenlerin partiyle devleti karıştırmaması lazım” dedi.
ERDOĞAN’A ‘KARİKATÜR’ GÖNDERMESİ
Kılıçdaroğlu, kendisini eleştirenleri maksat göstererek dava açan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Turgut Özal’ın başbakanlık konutuna astığı karikatürleri hatırlattı.
CHP önderi “Başbakanlık konutuna gittiğimizde girişten sonra bir merdivenle üste çıkardık, merdivenden üst çıkarken o periyot Türkiye’nin en değerli mizah mecmuası olan Gırgır mecmuasının kapağında Özal’ı eleştiren karikatürleri vardı, onları çerçeveletip oraya asmıştı. Bize ‘Ben bu karikatürleri buraya asıyorum, beni ziyarete gelen devlet liderlerine bu karikatürlerin tümünde ben eleştiriliyorum diye söylüyorum’ diyordu” sözlerini kullandı.
Kılıçdaroğlu ayrıyeten “Öncelikli maksadımız fikir özgürlüğü, demokrasi. Tenkide tahammül etmeyen fikrin değişmesi lazım” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şu formda:
* Özal ailesini sevgiyle selamlıyorum. Bedelli genel liderlerim, belediye liderlerim, Özal’ın yol arkadaşları, hoş bir atmosferde beraberiz. Rahmet Özal ile bürokratik hayatımı sürdürürken pek çok sefer yan yana geldik. Konuşma tartışma imkanı bulduk. Birden fazla özelliği vardı. Devleti çok güzel bilir ve tanırdı. Uzun yıllar devlette çalışması, devlet planlama teşkilatına katkı vermesi ve hasebiyle sıkıntıları özümsemesi idare açısından ne kadar kıymetli olduğunu Özal’ın idaresinde gördük. Devleti tanımak farklı bir şeydir. Devleti başka bir yere koymak siyaseti farklı yere koymak üzere bir özelliği vardı Özal’ın.
* Hasebiyle devlete ve devletin kurumlarına her vakit her ortamda hürmet gösterirdi. Merhum Özal, tenkitlere de açık olan bir kişiydi, devlet adamıydı. Başbakanlık konutuna gittiğimizde girişten sonra bir merdivenle üste çıkardık, merdivenden üst çıkarken o periyot Türkiye’nin en değerli mizah mecmuası olan Gırgır mecmuasının kapağında Özal’ı eleştiren karikatürleri vardı, onları çerçeveletip oraya asmıştı. Bize ‘Ben bu karikatürleri buraya asıyorum, beni ziyarete gelen devlet liderlerine bu karikatürlerin tümünde ben eleştiriliyorum diye söylüyorum’ diyordu. Münasebetiyle kendisi tenkide de paha veren önemseyen bir kişiydi. Devleti direktörün ne kadar kıymetli olduğunu, bilgiyle birikimle direktörün ne kadar pahalı olduğunu merhum Özal’dan birçok defa duyduk.
* Az evvel dua okunurken Özal’ın istişareye ne kadar paha verdiği de tabir edildi. Özal gecenin geç saatlerinde bürokratları davet edip onlarla uzun uzun konuşur tartışırdı. Şayet bir kanun teklifi geliyorsa, sarfiyat başbakanlık konutunda anlatırdık. Önemli tartışmalar da olurdu. Ortada bir Adnan Kahveci müdahale etmek isterdi Sayın Başbakan’a karşı dikkatli konuşun diye ancak merhum Özal hayır sen karışma kederi, onları benim dinlemeye gereksinimim var sıkıntısı. Ve biz neye itiraz ediyorsak büyük bir sabırla dinlerdi. Doğal devletin sayılarına da bilgilerine de hakimdi. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir orta döndü Altan Tufan’a bu tarım stopajında ne kadar vergi alıyorsunuz diye sordu… Olağan o vakit elimizde bilgiler yok lakin vilayetlere yazacağız vilayetlerden gelecek, hepimizde bir suskunluk oldu yanıt veremiyoruz Sayın Başbakan’a. Bir arkadaşımız sonra bir sayı söyledi hepimiz rahatladık.
* Konuşmaya devam ettik bir müddet sonra Özal döndü o arkadaşımıza sizin verdiğiniz sayı hakikat değil dedi. Etraf buz üzere oldu. Bakın dedi neden gerçek değil, Devlet Materyal Ofisi şu kadar buğday aldı, kaç lira ödendiğini yazdı. Hepsini tek tek saydı. Sayılar tutmuyor dedi. Oradan anlıyorsunuz ki devleti tanımak, planlamanın ne olduğunu bilmek, sayılara hakim olmanın ne kadar pahalı olduğunu bilmek devleti yöneten birisi için son derece kıymetli. Buna şahsen şahit olduğum için merhum Özal’ın bu ülkeye yaptığı büyük katkıları hürmetle anlattım.
“ATILIMA GEREKSİNİMİMİZ VAR”
* Devleti tanımayanlar devleti sağlıklı yönetemezler, devletin kurumlarını bilmeyenler devleti sağlıklı yönetemezler. Tartışmaya açıktı, bizi sonuna kadar dinlerdi. Neden itiraz ediyorlar diye merakını bizi dinleyerek gidermeye çalışırdı. Merhum Özal, başbakanlığı periyodunda Türkiye’nin içine girdiği krizden hızlı bir biçimde sağlıklı kararlar alarak çıkarmasını bildi ve bunu yaptı. Türkiye iktisadıyla birlikte bir atılım sürecine girdi. Buna muhtaçlığımız var.
* Daima belli periyodlarla Türkiye’nin krize girmesi gerçek değil. Kurumların güçlü olması lazım, devlette liyakat olması lazım. Devleti yönetenlerin partiyle devleti karıştırmaması lazım. Devletin kurumlarıyla bir arada, o kurumların devlete hizmet ettiğini, elbette siyasi iktidarın amaç perspektif doğrultusunda çalışmaları gerektiğini de biliyoruz. Bunların yine Türkiye’de oluşturulması lazım. Siyasetçilere büyük vazife düşüyor.
“ÖZAL DÖRT HAREKETİ BİRLEŞTİRDİ”
* Dört hareketi birleştirdi Özal. Biz artık Türkiye’nin içinde bulunduğu zort kurallar ve bu krizden çıkması için 6 siyasi parti bir ortaya geldik. Temel maksadımız demokrasi, fikir özgürlüğü, siyasetçinin tenkide tahammülü… Bunları yine Türkiye’ye getirdiğimizde büyük bir ülke olacağız. Bunları yapmaya kararlıyız. Başkanlar burada, kendilerine şükran borçluyum. Birlikte çaba edeceğiz, birlikte kazanacağız ve Türkiye kazanacak. Ayrımcılık bitecek. Bu hoş ülkede daima birlikte yaşayacağız. İşte o vakit Özal’ın maksat koyduğu gelişen Türkiye’yi tekrar inşa edeceğiz. Buranın üretiminde emeği geçen Ekrem İmamoğlu’na da teşekkürlerimi sunuyorum.”
