Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Mor Çatı Bayan Sığınağı Vakfı Gönüllüsü avukat Selin Nakıpoğlu, “Cumhurbaşkanı’nın bayanların hayatına, bayanların vücut bütünlüğüne dair söylemiş olduğu bu kelamları şiddetle reddediyoruz. Biz bayanlar olarak vücutlarımıza kaç çocuk doğuracağımıza, ömür biçimimize, evlenip evlenmeyeceğimize biz karar veririz” dedi. “Hiç kimse bizim hayatımıza karışamaz” diyen Nakıpoğlu, “Bir çocuklu olmak ya da çocuksuz olmak kusur değildir. Artık hayatlarımıza karışmayın. Bayanları rahat bırakın” diye konuştu.
“TEHLİKE İÇERİYOR”
EŞİK gönüllüsü avukat Hülya Gülbahar da Erdoğan’ın kelamlarına reaksiyon göstererek “Kadınlar için meskende oturmak doğurmak ve kocalara hizmet etmek dışında bayanlar bir hayat hakkı tanınmadığını çeşitli ülkelerdeki uygulamalardan biliyoruz. Ne yazık ki Türkiye’de bayanın asıl mesleği anneliktir denerek bayanların hem eğitim ve hem çalışma hem de eşitlik temeline dayalı aile anlayışına ataklar yapılıyor” dedi. Gülbahar, “Dini argümanlar kullanılarak bu topluma dikte edilen nüfus siyasetleri toplumsal yapıyı ve toplumdaki insan kalitesini düşüren ve topluma tehdit oluşturan noktadadır. Gençliğin ve geleceğin dini hurafelerle köreltildiği bir süreçte Erdoğan’ın kelamları ayrıyeten tehlike içeriyor” dedi.
“EVE HAPSETMEK İSTİYORLAR”
Önce Çocuklar ve Bayanlar Derneği Lideri avukat Müjde Tozbey ise “Kadınların varlığının ispatı için çocuk doğurmaları ve anne olmaları kural değildir. Anneliği kutsallaştırarak, bayanları meskenlere hapsetmek istiyorlar” dedi. Tozbey kelamlarını şu halde noktaladı: “Bu gericilik nizamı, bayanlardan korkuyor ve birer köle haline getirmek istiyor. Zira gericiler biliyor ki, bütün bu ataklara karşı birinci evvel bayanlar ayağa kalkıyor. Bu nizamın gerici zihniyetiyle uğraş etmeye devam edeceğiz. Bayanlar, sizlerin damızlığınız değildir.”
“ÇAĞDIŞI SÖYLEMİ KABUL ETMİYORUZ”
Erdoğan’ın kelamlarının akabinde 29 Ekim Bayanları Derneği Genel Merkezi’nden bir açıklama yapıldı. Açıklamada, “Böylece İstanbul Sözleşmesi’nden çekilirken münasebet gösterdiği ‘aileyi güçlendirmek’ savından ne anladığı ortaya çıkıyor: Bayanı bir kuluçka materyali olarak konuta hapsederek toplumsal hayatın dışına atmak. Mesken hapsine mahkum etmek. Bireylerin özel hayatlarına da müdahale niteliği taşıyan bu zihniyet, bayanların hak çabası ile çoktan aşılmıştır. Geri olanın, çağ ve insanlık dışı olanın kabulü imkânsızdır” denildi.
KADINSAN İŞİN ÇOK ZOR
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) datalarına nazaran 2014 yılında istihdam edilen bayan yüzde 26.7 iken 2021 yılında bu oran yüzde 28. 2020 yılında ise pandemi periyodundan ötürü bayan istihdamında düşüş olduğu görülüyor. 2019 yılında yüzde 28.7 olan bayan istihdamı 2020 yılında 26.3’e düşüyor. Lakin DİSK/ Genel İş’in Bayan Emeği Raporu’na nazaran Türkiye’de bayanların istihdama iştirak seviyesi, erkeklerin istihdama iştirak seviyesinin yarısından da az olduğu belirtiliyor. OECD ülkeleri ortalamasında istihdamda cinsiyet açığının yüzde 14.5, Avrupa Birliği AB ülkeleri ortalamasında yüzde 10 iken, Türkiye’de yüzde 39.1 olduğu belirtildi.
