Kahramanmaraş’ta 6 Şubat günü meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki iki sarsıntı, tesirli olduğu 11 ilde adeta yıkımı yaşattı. Açıklanan son datalara nazaran can kaybı sayısı 50 bin 96 iken yaralı sayısı 107 bin 204’e yükseldi.
Deprem felaketinin birinci günlerinde kâfi müdahalenin yapılamamış olması, bir çok bölgeye birinci üç gün yardımın ulaşmaması üzere faktörler, can kaybına ait verilen resmi sayılara kuşkuyla yaklaşılmasına sebep oldu. Zelzelenin akabinde bir ayı aşkın mühlet geçmesine karşın, hala girilemeyen enkazlar ve kayıp yakınlarını arayan yüz binlerce yurttaş var.
“YAKLAŞIK 183 BİN KİŞİYİ..”
Habertürk müellifi Fatih Altaylı, 12 Mart tarihli köşe yazısında zelzeledeki can kaybı sayısına ait dataların gerçekçi olmayabileceğine dair savlarda bulunmuştu.
Altaylı’nın köşe yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Mesela GSM şirketlerinin artık kullanılmayan sınırlarının sayısı bir fikir verebilecek. Birinci haftanın akabinde yalnızca tek bir operatörün 300 bini aşkın abonesinden sinyal alınamadığı söylenmişti ancak bu sağlıklı bir data değildi.Telefonlar enkaz altında kalmış, unutulmuş olabilirdi. Şarj edilemiyor olabilirdi. Bu şirketlerin bugün açıklayacakları datalar daha gerçekçi bir fikir sahibi olmamızı sağlayabilir.Ben ise diğer bir yol denedim.Bir bankanın üst seviye bir yöneticisine ‘Deprem bölgesindeki vatandaşlardan kaçı zelzeleden bugüne kredi kartını kullanmadı’ diye sordum. ‘Yaklaşık 30 bin kredi kartımız sarsıntıdan bu yana hiç kullanılmadı’ cevabını aldım. Elbette bu periyotta birtakım kartları kullanma imkanı yahut harcama yapılacak yer de bulunamamış olabilir. Hasebiyle varsayımı hesaplar farklılıklar gösterebilir. Kelam konusu bankanın kredi kartı pazar hissesi dikkate alındığında yaklaşık 200 bin civarında kredi kartının artık faal olmadığı sonucuna varabiliriz. Fakat Türkiye’de kredi kartı sahiplerinin ortalama 2,2 kredi kartı var. Demek ki, gerçek 200 bin civarı kart aslında 90 bin kişi demek. Lakin Türkiye’de nüfusun çabucak hemen yüzde 49’unun kredi kartı sahibi olduğu biliniyor.Bu durumda 90 bin kart yaklaşık 183 bin kişiyi temsil ediyor.“
Cumhuriyet Gazetesi, İYİ Parti Küme Başkanvekili Erhan Usta’ya bahse ait görüşlerini sordu. Erhan Usta depremde yaşanan can kaybı datalarına ait değerlendirmelerini Cumhuriyet’e anlattı.
“AÇIKLANANDAN ÇOK DAHA FAZLA”
AKP iktidarının afet idaresine ait başarısızlığına vurgu yapan Erhan Usta, “Türk milleti, enkaz altında yalnızlığa ve iktidarın yasaklarına, enkaz üstünde ise Cumhurbaşkanı ve bakanların tehditlerine maruz bırakılmıştır. Meydana gelen sarsıntıların büyük bir afet olduğu gerçek olmakla bir arada bu afeti felakete dönüştüren AK Parti hükümetinin beceriksizliği ve liyakatsizliğidir” tabirlerini kullandı.
Usta, sarsıntıda yaşanan can kaybı datalarına ait ise “Yaşanan sarsıntı felaketinin akabinde bölgeye gitmiş, bölgedekilerle temas kurmuş ya da yüzeysel bir araştırma yapmış herkes kaybettiğimiz vatandaşlarımızın sayısının açıklanandan çok daha fazla olduğunu düşünmektedir. Diğer bir deyişle üzülerek söylüyoruz ki kamuoyu bu mevzuda da hükümet tarafından yapılan açıklamalara inanmamaktadır. Maalesef iktidar, elinde bulunan imkanlara karşın vatandaşlarını şeffaf bir halde aydınlatamamıştır. Gerek afetin yaşandığı günden bugüne kullanılmayan kredi kartı sayısı, gerekse de sinyal alınmayan cep telefonu sayısı kesin olmamakla bir arada vefat eden vatandaşlarımızın sayısının açıklanan resmi sayılardan fazla olduğuna işaret etmektedir. Devlet, tüm kurumlarını koordine ederek eldeki bilgileri birleştirmeli ve vatandaşlarımızı bilgilendirmelidir” diyerek AKP hükümetini eleştirdi.
“BİZ BİLGİLERİMİZİ GÜNCELLİYORUZ, LAKİN…”
“Şu anda da yaraların sarılabilmesi için kendi gücümüz nispetinde çalışmaya devam ediyoruz. Bu çaba yalnızca alanda direkt takviye manasında olmayıp, afetin oluşmasına sebep olan tüm ihmallerin ortaya çıkarılması ve afetin her açıdan tesirlerinin tespit edilebilmesi hususlarında da devam etmektedir. Muhalefet olarak vatandaşlarımızın haklarının korunması için en yanlışsız bilgiye ulaşmak bizim vazifemizdir. Biz de bu misyon şuuru ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu sebeple bölgede bulunan teşkilat mensuplarımızla irtibat kurarak bilgilerimizi güncelliyoruz. Fakat en gerçek ve gerçek bilgilere ulaşıp vatandaşlarla paylaşmak devletin sorumluluğundadır. Tüm kurum ve kuruluşlara ilişkin bilgiler devletin elindedir. Tek yapılması gereken 6 Şubat tarihinden itibaren sağlanamayan uyumun süratle sağlanması ve elde edilen sağlıklı bilgilerin kamuoyuyla paylaşılmasıdır.”
