Konya’da, geçen yıl 30 Temmuz günü saat 19.00 sıralarında Meram ilçesi Hasanköy Mahallesi Özşahin Sokak’ta oturan Yaşar Dedeoğulları’nın (65) konutuna, 2010’dan beri husumetli olduğu yan komşusu Lütfi Keleş’in kayınbiraderi Mehmet Altun geldi. Bahçede aileyle konuşan Altun, daha sonra poşetten çıkardığı tabancayla peş peşe ateş etti. Atakta Yaşar Dedeoğulları ile eşi İpek (57), çocukları Serap (33), Serpil (29), Sibel (35), Metin (42) ve Barış Dedeoğulları (31) öldü.
Olayın akabinde kiraladığı araçla kaçan Altun, 4 Ağustos’ta özel harekat takımlarınca memleketi Bozkır ilçesi Üçpınar Mahallesi’nde arazi taramasında yakalandı.
Aynı aileden 7 kişinin öldürüldüğü silahlı akından evvel, geçen yıl mayıs ayında Dedeoğulları ile Keleş ailesi ortasında çıkan hengameye karışan tutuklu Lüfti Keleş (48), yeğeni Ali Keleş (25) ile tutuksuz eşi Ayşe Keleş (40), oğulları Ali Keleş (24), İbrahim Keleş (21), kardeşi Veli Keleş (51), eniştesi Yahya Çalık (52), Yayha Çalık’ın oğulları Ramazan Çalık (23) ve Ali Çalık’ın (28) ‘kasten yaralama’, sopa kullanıldığı için ‘silahla taammüden yaralama’ ve ‘konut dokunulmazlığını ihlal’ hatalarından 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılanmalarına devam edildi. Dedeoğulları ile komşuları Keleş ailesi ortasında yaşanan arbedeyle ilgili 2’si tutuklu 9 kişi, 2 yıldan 6 yıla kadar mahpus cezasına çarptırıldı.
GEREKÇELİ KARAR AÇIKLANDI
Konya 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar hakkında verdiği ceza için gerekçeli kararını açıkladı. Sanıkların, Dedeoğulları ailesine karşı yaptığı aksiyonun ‘yaralama’ kastının olduğunu belirtilen gerekçeli kararda, ”Yargılama konusu olayda hengamenin rastgele bir mani olmadan tabiatıyla son bulduğu, tarafların önceye dair hasımlığının olduğuna dair evrakımıza rastgele bir kanıtın yansımadığı, yaralamalarda sopa kullanıldığı, sanıkların mağdurlara yönelik kastının yaralamaya yönelik olduğu kanaatine varılmıştır” denildi.
“SOYKIRIM YOK”
Sanıkların ‘soykırım’ kastıyla hareket etmediği söz edilen kararda, “Tüm kanıtlar değerlendirildiğinde sanıkların soykırım kastıyla hareket ettiğine, veyahut insanlığa karşı cürümde belirtilen ögelerden rastgele birini gerçekleştirmeye yönelik hareketlerinin bulunmadığı, olayın komşu olan iki ailenin tartışması ve hengameye dönüşmesi biçiminde vuku bulduğu, bu haliyle sanıkların aksiyonlarını soykırım yahut insanlığa karşı kabahat kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır” sözleri kullandı.
