Ayaklarımız uyuştu, yüreğimiz kıpır kıpır fakat kopamıyoruz, şahane müzikler. Yoruldum lakin diyorum ki şef ne yapsın, üç saattir ayakta duruyor! Şef Aziz Shokhakimov genç adam, klasik müzik dinleyicisi, genç yaş almışlar!
Genç demişken. Konsere ruhumuz acıyarak başladık. Birinci keman, Lider Baloğlu, öldürülen müzisyen arkadaşları Onur Şener için hepimizi hürmet duruşuna davet etti. Ayağa kalktık ve Tİ sesi eşliğinde ruhumuzun kanayan yarasına tuz bastık! Sonra gelsin müzik: Birinci kısımda orkestradan Beethoven Senfoni 7 La Majör dinledik. Dört kısımlı senfoninin birinci üç ortasında alkışlamasalar olmaz, tekrar alkışlıyorlar. Senfoni bitti, alkışladık, şahane. Kısa bir ortadan sonra “Kemanın Jokeri” tabir edilen Roby Lakatos ve arkadaşları sahneye çıktı, bir kalabalıklar ki asıl orkestrayla birlikte koca sahneye sığamıyorlar: iki keman, bir piyano, bir İspanyol gitar, bir cimbalom, bir kontrbas ve bir de Roby, yeşil parlak daralmış ceketi, kısacık uzunluğuyla, tatlılığıyla daha çok sirk sanatkarlarını andırıyor fakat çok uygun çalıyorlar! Tam sekiz modül da onlar çaldı mı? Ayakta alkışladık ve bitti diye kapıya seyirtiyorduk ki şef Aziz gidip Göksel Baktagir’i getirdi. Dayanılmaz bir kanun sanatkarı. O da Gül Valsi ve Kelebek ile Göçmen Kuşlar’ı çalıp Çardaş ile coşmuş ruhumuzu sükünete erdirdi mi? Ah, müzik… Ruhun gıdası! Bir hoş gece sona erdi, bir dönem başladı, daha nicelerine!