Afet bölgesindeki vilayetlerde sarsıntıda ailesinden kayıplar veren küçük yaş kümeleri da dahil pek çok sportmen, farklı kentlerde çalışmalarını sürdürüyor. Spor psikoloğu Ece İbanoğlu, sürecin başından beri halka ve atletlere ruhsal dayanak verildiğini belirterek, “Burada onların kendi süreçlerindeki ruhsal hazır oluşlarını sağladıktan sonra mental dayanaklarını vermeye devam ediyoruz. Neticede kolay bir süreç değil ve bitmiş bir süreç de değil.
Psikolojik süreçlerin büsbütün oturtulması için gerçek bir periyot geldiği ile ilgili büyük tartışmalar oluyor alanda. Bunun için yanlışsız vakti ekseriyetle bireyin belirlediğine inanıyoruz. Bireyin talepte bulunduğu an burada olduğumuzu belirten bir yol izlemeye çalışıyoruz. Çalışan spor psikoloğu arkadaşlarımız kendi vilayetlerindeki mevcut antrenör ve atletleri arayarak durumlarıyla ilgili bilgi alıyorlar ve bu bilgiler dahilinde bir muhtaçlık tahlili gerçekleştiriyoruz. İlerleyen süreçlerde bu gereksinimlere yönelik çalışmalarımız devam edecek” diye konuştu.
‘KULÜPLER AYRIŞTIRICI OLMAMALI’
Ece İbanoğlu, Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nda bayanlar üç adım atlamada altın madalya kazanan Tuğba Danışmaz’ın madalyasını sarsıntıdan etkilenenlerden aldığı güçle kazandığını söz etmesi üzere örneklerin, toplumun yaşadığı adaptasyon sürecinde güçlü tesirleri olduğunu belirtti.
İbanoğlu, afet bölgesindeki vilayetlerden transfer edilen atletlerde kulüplerin nelere dikkat etmesi gerektiğine değinip, “Kulüp transferleri hakkında başka vilayetlerimizden buradaki vilayetlerimize gelen farklı atletlerimizin adaptasyon ahenk sürecini düşünecek olursak; kulüplerin tek bir tarafı ayrıştırarak yaklaşım sergilememesini bekliyoruz. ‘Afetzede’, ‘depremzede’ telaffuzlarının bile çok hakikat olmadığına yönelik son devirlerde hem danışanlarımızdan geri bildirim alıyoruz bunların onları nasıl etkilediğine dair, hem de kendilerini daha çok bu bahiste aşağı görülmüş, etkilenmiş bir küme üzere hissettiklerine dair bir suçluluk duygusu, aşağılanma hissiyle geldiklerini görüyoruz. Kulüplerde de gelen atletlerimizi karşılarken bu üslup lisanları kullanmamaya dikkat etmek ve buna nazaran bir formülasyon gerçekleştirmek gerek” dedi.
‘BAŞARI DÜŞEBİLİR, SABIRLI OLUNMALI’
Spor topluluğunun mesleğe başladığı periyottan bu yana spor psikolojisi konusunda daha ileri noktada olduğunu kaydeden İbanoğlu, “Artık spor kulüplerimizin içerisinde ya da ulusal kadrolarımızda spor psikologları faal olarak çalışmaya başladı. Bu yüzden kulüplerde buna yönelik hem sarsıntıdan etkilenen atletlerimiz hem de ikincil bir biçimde etkilenen atletlerimizi bütünleştirici kimi çalışmalar yapmak gerek. Oradan gelen bir atletimizin uyku sorunu olabilir, iştahsızlığı ya da çok yeme davranışı olabilir. Burada spor psikologlarımızın düzenleyeceği psikoeğitimlerle bütünleştirici ve belirti üzerinden giden kümeler oluşturmak, takviye sağlamak kritik olacaktır. Başarıda düşüş olması bekleniyor yani direkt ahenk sağlanması mümkün olmayabilir bu süreç içerisinde.
Fiziksel olarak kapasitelerini ortaya koysalar bile mental olarak bu süreci atlatmaları vakit alabilir, biraz sabırlı olmak gerekiyor. Antrenörlerimize çok iş düşüyor. Bunu bir mazeret olarak gören ya da ithaf eden antrenörlerimiz olduğunu duyuyoruz bazen, bu lisandan uzak durmak gerekiyor. Hiç kimse yaşadığı olumsuz bir süreci mazeret edecek kadar kolay bir periyottan geçmiyor ve bunun gerçek sebepleri olduğunu fark etmemiz gerek” diye konuştu.
