Prof. Dr. İlber Ortaylı, Dış Ekonomik İlgiler Konseyi (DEİK), Keşanlı Yönetici ve İş Adamları Derneği (KEYİAD) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tertibinde Yunanistan’ın Selanik kentindeki aktiflik öncesi Edirne’nin Keşan ilçesinde programa katıldı.
“İSTİKBAL DE OLABİLİR FELAKET DE”
Ortaylı, Trakya’nın endüstrileşmesi ve iktisattaki yeri hakkında değerlendirmelerde bulunarak, “Trakya’yı güzel bir istikbal bekliyor ancak bu felaket de olabilir yani garantisi yok. Karar vermek zorundasınız. Ya sanayi ya ziraat. Fevzi Çakmak üzere düşünecek değilim. Ona kalsa burada bir tane baca bile yaptırtmazdı, genelkurmay lideri olarak zira düşman gelir, alır; diye. Trakya’nın bu zenginliği, tertibi, üniversitelerinin gelişmesi, Tekirdağ’ın her alanda patlaması, hastanesi birçok hastaneden güzel. Bunlarda endüstrinin hissesi var” dedi.
Ortaylı şöyle devam etti:
“Onun getirdiği zenginlik, onun getirdiği görgü, onun getirdiği tertip lakin bir şeyi de unutmayın; burası imparatorluğu besleyen bir ziraat bölgesi. İnsaflı olmak zorundasınız. Diğer yerlere çıkın artık. Deniz kıyılarından, Trakya’dan uzak yerlere gitmenizi istirham ederim. Anadolu sanayi bekliyor. Sanayi kurmadığımız takdirde herifler tabiatı istismar ediyorlar, su kaynaklarını denetimsiz bir formda; Konya Ovası’nda olduğu üzere. O da bizim felaketimiz olacak. Bu memleket ekmeğini ya kendine verir yahut da vermez. Sürünürüz.”
“BU MİRAS HENGAMESİ DEĞİL”
“Boş insanların, grup biçmeyen yahut tezgah kullanmayan adamların çevreci laflarının bir şey getireceğine, bir önemli teklif yaratacağına inanmıyorum” diyen Ortaylı, şöyle devam etti:
“Çalışan adam bilir neyin ne olduğunu. Üreten adam bilir. Muhakemenizi insafla adil bir hakim üzere yaparsanız memleket kurtulur. Yapmadığınız takdirde hapı yutarız. Bir memlekette etrafla tarımla endüstrinin istikrarına hippiler karar vermez. Bunu tekrar çiftçilerin, sanayicilerin ve önemli tüketicilerin kendilerinin düşünmesi lazım. O bakımdan problemlerin, sorunların karşısında muarız olarak değil taraf olarak yer alın. Bu miras arbedesi değil. Mirasın kendi aileniz olduğunu, kendi ailenizin içinde kalacağını, kalması gerektiğini hesaplayarak münazaaları halletmek lazım.”
