Türk Dermatoloji Derneği tarafından Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Kısmı mesken sahipliğinde 30’uncu Ulusal Dermatoloji Kongresi gerçekleştirildi.
Türkiye genelinden kamu ve özel hastaneler ile üniversite hastaneleri de olmak üzere toplamda 1100 dermatoloğun katıldığı kongrede Türkiye’nin deri hastalıklarındaki muvaffakiyet oranı, deri hastalıklarında dünyada yapılan son çalışmalar tartışılıp görüşüldü.
‘GÜNDE 3-5 HASTA GÖRMEYE BAŞLADIK’
Türk Dermatoloji Derneği İdare Heyeti Üyesi ve Başşehir Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Kolu Üyesi Prof. Dr. Murat Durdu, bir deri hastalığı olan uyuz hastalığının son vakitlerde Türkiye’deki artışına dikkat çekti.
Prof. Dr. Durdu, “20 yıl evvel 1 uyuz olayı gördüğümüzde ‘uyuz hala var mıymış’ derdik ve çok şaşırırdık. O vakitler hastalara uyuzu açıklamak için de ‘sosyete uyuzu’ gibi bir şey söylenirdi. Zira beşerler bu durumu da o vakit hakikaten kabullenmezlerdi. O vakitlerde uyuz Türkiye’de yok üzereydi; lakin son 3-5 yıldır Türkiye’de salgın formunda. Bırakın artık günde 1 görmeyi, günde 3-5 hasta görmeye başladık. Bunlar bizim hastanemizde gördüklerimiz. Öbür hastanelerden arkadaşlarımızla da konuştuğumuzda gördükleri hastaların yüzde 30-40’ını uyuz hastalarının oluşturduğunu söylüyorlar” diye konuştu.
‘SON 1 SENEDE GÖRDÜĞÜMÜZ BİN HASTANIN 30’U UYUZ ÇIKTI’
Prof. Dr. Durdu, Türkiye’de uyuz hadiselerinin görülme sıklığının her geçen gün arttığına dikkat çekerek, “Şunu açık söylemek gerekir ki Türkiye’de uyuz hadiseleri geçen yıla nazaran yüzde 30 arttı. Bunun en büyük nedeni insanların uyuz olmasına karşın tedaviyi düzgün uygulamamaları. Olağanda nasıl Covid-19 enfeksiyonlarında hastayı izole etmek gerekiyor, etrafındakileri ondan korumak gerekiyor; bunda da uyuzlu hastada yakınlarının kesinlikle tedavi olması gerekiyor. Lakin bizim insanlarımız buna uymuyorlar. İstediğiniz kadar söyleyin; lakin hasta ilaçlarını gerçek kullanacağını söylüyor, 1 ay sonra bir geliyor ve ilaçlarını gerçek bir biçimde kullanmadığı ortaya çıkıyor. Bilhassa utanma problemi de çocuklarda oluyor. Okulların da açılmasıyla birlikte çocuklar bu periyotta en büyük taşıyıcı haline geldiler. Arkadaşında da varsa o çocuğunu ne kadar tedavi etseniz de arkadaşınızı da etmezseniz o çocuk düzelmez. Lakin bu durumu da hiçbir aile gidip okula söylemiyor. Söylemediği için de bir zincir formunda bu durum gitgide artıyor. Son 1 senede bizim gördüğümüz bin hastanın 30’u uyuz çıktı” dedi.
‘YURT DIŞINDAN ESTETİK CERRAHİ İÇİN BİRÇOK TURİST GELİYOR’
Türk Dermatoloji Derneği İdare Konseyi Üyesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Sadık Yılmaz da estetik-kozmetik süreçlerde Türkiye’nin son yıllarda üst hakikat başarılı bir ivme kazandığını vurguladı.
Dr. Yılmaz, “Bu süreçler bütün dünyada olduğu üzere artık ülkemizde de son derece tanınan bir hale geldi. Ayrıyeten talepler de son derece artan bir süratle devam ediyor. Türkiye’de toksin uygulamaları akabinde da dolgu uygulamaları en sık yapılan süreçler. Türkiye’de sıhhat turizminin artmasıyla birlikte yurtdışından da ülkemize estetik cerrahi için birçok turistin geldiğini görüyoruz. Lakin yalnızca bu iş için geldiklerini de burada vurgulamak isterim. Burada Türkiye’nin bu bahisteki kalitesini ortaya koyuyor diyebiliriz. Gelen turistler yalnızca Asya ya da Orta Doğu ülkelerinden değil, İngiltere, Orta Avrupa üzere birçok batılı ülkeden de Türkiye bu hususta tercih sebebi oldu” diye konuştu.
